„Regelunglar“

Vücudun temizlenmesi ilk önce ağrılara neden olabilir

Bruno Gröning in einer Wohnung

„Regelunglar“ temizlenme sürecinin bir parçasıdır

Bazı insanlarda Heilstrom’u alırken ağrılar meydana gelir. Bu olguyu Bruno Gröning „Regelung“ diye adlandırır. Vücutta dönüşümün başladığına dair bir işarettir. Regelung ağrıları hastalığın ağrılarıyla karşılaştırılamaz. Onlar Heilstrom’dan dolayı ortaya çıkar ve hastalanan organların temizlendiğine dair bir işarettir. (Şifalanmış, bir süre Bruno Gröning’in yardımcısı, gazeteci ve yazar olan) Kurt Trampler bu konuda şöyle yazıyor: ‚Regelung ağrısı da yardım arayanların kafasını sık sık karıştırıyor. Regelung ağrısının olması şart. Bazı insanlar, Regelung ağrısı başladığında, hastalığın nüksettiğini zannediyordu. Korkuyorlardı ve ‘Daha kötü oldu, doktora gidelim’ diyorlardı. Gröning şunu söyler: ‘Bu yüzden sizi, Regelung ağrıları olduğunda onlara katlanmanız için uyarıyorum. Kötü bir şey olmaz, bilakis insan iyileşir.’“

Regelung’un şekli oldukça farklılık gösterebilir. Ağrılar, hastalıktan kaynaklanan ağrılara benzeyebilir, hatta zaman zaman daha güçlü bile olabilir. Ama çok farklı da görülebilirler. Bu herkeste farklı olur, çünkü insan vücudu şifa gücüne karşı bireysel olarak tepki verir.

İnsan, Regelung ağrısından alıkonulamaz. O, hastalığın kirinin ruhsal yoldan vücuttan atıldığı temizlenme sürecinin bir parçasıdır.

Regelung Süreci

Bruno Gröning, Regelung olgusunu, kirli süt kovası örneğini vererek açıklamıştır. Kovadaki ekşimiş, kötü kokan sütün yerine taze süt doldurulcağı zaman ne yapılması gerektiğini sormuştur. Cevap açıktır: Önce bozulmuş süt boşaltılmalı ve kovanın içi temizlenmelidir. İnsanda da durum – mecazi anlamda - benzerdir. Eğer vücudu kova, hastalığı bozulmuş süt, sağlığı ise iyi süt yerine koyarsak insan ilk önce düşünceleriyle hastalıktan kopmak zorundadır – yani bozulmuş sütü boşaltmalıdır. Sonra vücut hastalığın “kir”inden arındırılır – işte bunlar Regelunglardır. Sadece temizlenmiş bir kovaya taze süt doldurulabilir – sağlık insanın vücuduna yerleşir.

Bir başka imajda insanı bir meyve kasesine benzetmişti: „İçinde her hangi bir şey, isterseniz meyve olan bir kase olduğunu ve günlerce öyle durduğunu, yani durmuş olduğunu ve hiç kimsenin ilgilenmediğini, hiç kimsenin onunla ne yapacağını bilemediğini ve içindekilerin bozulmuş olduğunu varsayınız. Artık bu meyveyi yiyemezsiniz. Şimdi biri çıksa gelse, size yeni, sağlıklı meyve vermek istese, iyi olan, yeni olan, sağlıklı olan meyveyi bozulmuş olan meyvenin üzerine koymak büyük bir budalalık olurdu, çünkü iyi olanlar da bozulmuş olan meyvelerin halini alırdı. Sağlıklı meyveyi almak isterseniz önce kötü olanı, sağlıksız, artık yenilemez olanı bir kenara boşaltmanız lazım; ama sadece bununla da kalmamanız gerek, o meyve kasesinin kendisini de temizlemelisiniz ki sağlıklı olanı teslim alabilesiniz. Bunu, yani kaseyi vücudunuzun, meyveleri ise hastalanmış organlarınızın yerine koyunuz, ve sizin ümit ettiğiniz şey sağlıklı olanlardır, ama kötü olanları atamazsanız, yani bu durumda hastalığınız ile ilgilenmeye devam ederseniz, bu imkansız olur.“

„Einstellen“

İlahi Heilstrom’un alınması için doğru bedensel duruş ve manevi tutum

Bruno Gröning mit HundBruno Gröning, şifaya yol açan manevi gücü Heilstrom olarak adlandırıyordu. Şifa dalgası ve ilahi güç kavramlarını da aynı anlamda kullanıyordu. Ama insan Heilstrom’u nasıl içine alabilir, ilahi güce kendini nasıl açabilir? Bruno Gröning, yardım arayanlara aşağıdaki oturuş pozisyonunu önermiştir: Kolları ve bacakları bağlamamak ve avuçları yukarıya doğru açmış olarak baldırların üstüne koymak. Dıştan görünen duruşun yanı sıra tüm rahatsız edici düşünceleri bertaraf etmek ve tamamen vücudun içinde olanlara odaklanmak önemlidir. Açık, inançlı bir manevi tutum temel şarttır. İnsan bu şekilde kendisini şifa gücün akışına açabilir. Bruno Gröning şöyle demiştir: „Tanrı bize tüm iyilikleri veriyor, bizim O’nun bize göderdiği her şeyi sadece kendi içimize almamız lazım. O halde – bunu yapın!“

Bedensel duruşun neden bu kadar önemli olduğunu şu şekilde açıklamıştır: „Halen özgürce hareket ettirebildikleri bir vücuda sahip olanlar onu sık sık kenetlemeyi seviyor ki bu da bir kuvvettir, alışkanlığın kuvvetidir. Bacak bacak üstüne atar; tabi ki bazen tembelce oturabilir, yani vücudunu rahatça yayabilir, ama bunu iyiliği, ilahi olanı teslim almak istediği zaman yapmamalıdır. O zaman rahat olmalı, elleri açık, elleri boş bir şekilde oturmalı veya ayakta durmalı!“

(Şifa almış, bir süre Bruno Gröning’in yardımcısı, gazeteci ve yazar olan) Kurt Trampler, Büyük dönüş (Die große Umkehr) adlı kitabında şöyle yazmıştı: „İçsel hazırlığın yanı sıra görünürde küçük, ama çok önemli bir dış özelliğin de önemi var [...]. Sırtı bir yere dayamadan oturulmalı, ayrıca ne iki bacağı ne de iki eli bağlamamalı. Gröning’in görüşüne göre ellerin birbirine değmesi vücudun üst kısmında hayat akımının kısa devresine yol açıyor, bacakların birbirine değmesi, hatta bacak bacak üstüne atılması ise vücudun alt kısmında aynı hasara yol açıyor. Böyle hataları alışkanlık haline getiren insan, uzun vadede çok rahatsızlık verici hastalıklara bile yakalanabilir.“

Kendi vücudunuzda ne hissettiğinize dikkat ediniz

Bruno Gröning, gücün bilinçli olarak alınmasına „Einstellen“ diyordu. İnsan kendini Heilstrom’u teslim almak için „ayarlıyor„. Bunun nerede ve ne zaman yapıldığı önemli değil. Önemli olan sadece rahatsız edilmemek, tüm rahatsızlık verici düşüncelerin bertaraf edilmesi ve vücutta gerçekleşenlerin dikkatle izlenmesidir. Bruno Gröning, dinleyicilerine defalarca ne hissettiklerini sorardı.

„Sizin yegane göreviniz, burada gerçek, ilahi gönderiyi almak, daha doğrusu teslim almak için Einstellen yapmanızdır. Bu gönderiyi nasıl teslim aldığınızı farkedeceksiniz. Ama tekrar tekrar söylemeliyim ki sadece vücudunuza gerçekten dikkat ederseniz, dikkatinizi, onun etrafında değil de bilakis sadece içinde, kendi vücudunuzun içinde nelerin olup bittiğine yöneltirseniz bu olur.“

Her insan Heilstrom’u kendi vücudunda hissedebilir. Biri bir karıncalanma algılar, diğeri soğuk veya sıcak bir akım. Üçüncü kişi kollarını veya bacaklarını hareket ettirmek, dördüncü kişi silkinmek zorunluluğunu yaşar. Böylelikle Heilstrom her insanda çok farklı tepkilere neden olur.

„Heilstrom“

İlahi güç kaynağından gelen hayat akımı

Bruno Gröning spricht zu den Menschen am Traberhof.

Gröning, „elektrik santrali“ olan Tanrı ile „ampul“ olan insan arasında „transformatör“ görevini görüyor

Bruno Gröning kendisini, doğrudan Tanrı’dan gelen ve şifaya yol açan manevi bir kuvvetin aracısı olarak adlandırmıştır. Bu ilahi kuvvete „Heilstrom“ demiştir.

Heilstrom’un mahiyetini anlatmak için bir imaj kullanmıştır. Tanrı’yı bir elektrik santraline, insanı ise bir ampule benzetmiştir. Ampul, amacını ancak santralden gelen akım kendisine ulaşırsa yerine getirebileceği gibi insan da ancak Tanrı’nın gücüyle beslenirse ilahi düzende yaşayabilir. Kendisinin bir „transformatör“ görevi gördüğünü belirtmiştir. Sonsuz yüksek ilahi enerjileri öyle dönüştürüyor ki her insan sadece alabileceği kadar elde ediyor. Kendisinin gücü alma kapasitesi sınırsızdı. Örneğin Rosenheim’daki Traberhof’ta binlerce insanın aynı anda şifa gücünü hissetmesi ve büyük kitlesel şifalanmaların gerçekleşmesi mümkün olmuştu.

Tanrı ile insanın arasındaki bağlantı kopunca

Bruno Gröning, başlangıçta „elektrik santrali“ olan Tanrı ile „alıcı“ olan insan arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu açıklar. İnsanlar, yer yüzünde Tanrı’nın çocukları olarak babalarıyla en üst düzeydeki birlik halinde yaşıyorlardı. Ama Tanrı’ya sırt çevirerek ilahi düzenden düştüler ve kendilerini sıkıntılara ve sefalete maruz bıraktılar. Tanrı ile insanlar arasındaki bağlantı koptu. Zamanla insanların artık kendiliğinden aşamayacakları, giderek derinleşen bir uçurum oluştu.

Tanrı ile insan arasındaki uçurumun üzerinden giden köprü yeni bir yaşama duygusuna götürüyor

Bruno Gröning şöyle der: „Ve insan artık asla esas olan, ilahi olan yola geri dönemeyeceği için, o yola götüren köprü yıkıldığı için, insanoğlu sanki bir avuç içine sıkışmış olup şaşkın şaşkın dolaştığı için – ben o gerçek ilahi yola götüren köprüyü inşa ettim, onu yeniden kurdum, ve siz bu köprüyü kullanırsanız, o köprüden geçerseniz, sizin de bundan böyle hayatınızı iyi, her şeyden önce sağlıklı yaşayabileceğiniz, o büyük, yegane ilahi eserle bağlantıda olacağınız, doğru, gerçek, ilahi hayat akımını alacağınız yola, ilahi yola gireceksiniz.“

„Bu köprüden kim geçer ve doğru, ilahi yoldan yürümeye devam ederse, çok farklı bir duyguya sahip olacak, varolan tüm şeylerden dolayı, bugüne kadar burada idrak edemediği şeylerden dolayı hayretler içinde kalacaktır. İşte o zaman büyük, ilahi eser ile bağlantıyı gerçekten teslim alacaksınız.“

Bruno Gröning’in öğretisini uygulayan ve kendisini ilahi güce açan herkes Heilstrom’u kendi vücudunda hissedecek. Kendisinde tamamiyle yeni bir yaşama duygusu belirecek: Ağrılar, endişeler ve sıkıntılar kaybolacak, onların yerine sağlık, ahenk ve sevinç gelecektir. Tanrı’nın acımasız bir hakim gibi yıldızların çok üzerindeki tahtında oturmadığını, bilakis sevgidolu bir baba olarak insanların yanında olduğunu ve onlara yardım etmek istediğini deneyimlemeye başlayacaktır. Uçurum aşılmıştır. İnsan tekrar en başlangıçta var olan hali deneyimleyecektir.

Büyük dönüş

Hastalıktan kopmak ve sağlığa inanmak

Tausende suchten die Hilfe bei Bruno Gröning am Wilhelmsplatz.

Düşünceleri hastalığa odaklamak, onu tutmak demektir

Bruno Gröning insanları tekrar tekrar „büyük dönüş“e çağırmıştır. Onları, iyiliğe olan inancı uygulamaya koymaları ve kötü alışkanlıkları bırakmaları için uyarmıştır.

İnsanların ilk etapta hastalığı düşünmemelerini istemiştir. Hastalığın kötülükten kaynaklandığını ve kötülük olduğunu daima vurgulamıştır. Onunla ilgilenmek, kötülükle haşır neşir olmak anlamına gelmektedir. Bu, şifalanma sürecini engeller, hatta onu imkansız hale getirebilir. „Hastalığa odaklanan onu tutar ve ilahi gücün yolunu kapatır.“

İnsan hastalıktan kopmalıdır, onu kendi mal varlığı olarak görmemeli, bilakis onda bir fenalık görmelidir. „Hastalık insana ait değildir!“

Hastalığı Bruno Gröning’e teslim etmek

Bruno Gröning insanlara, hastalıklarını kendisinin üstlenebileceğini teklif etti: „Hastalıklarınızı ve endişelerinizi bana verin! Siz tek başınıza üstesinden gelemezsiniz. Onları ben sizin için taşırım. Ama onları bana gönüllü olarak teslim edin, ben hırsızlık yapmam!“

„Hastalığı sizden alabilmem için serbest bırakırsanız iyi olur; ama onu sıkıca tutarsanız benim bir şey yapmama müsade yoktur. Yedinci emir bunu yasaklar: ‘Hırsızlık yapmamalısın!’ İnsanın hastalığını zorla alırsam, günah işlemiş olurum. Benim hırsızlık yapmama müsade yoktur! Hastalığını seven, onu sıkıca tutar, onu unutabilen kişiden ise onu alırım, ancak o onu serbest bırakmalı, sadece düşüncelerinde değil, eylemleriyle de. Siz benim sözümü dinlemelisiniz! Ben sizi etkilemek istemiyorum. Hastalığı serbest bırakırsanız sizden bütün dertleri teslim alırım!“

İnsan önce kendi içinde bir içsel dönüş gerçekleştirmeli

Bruno Gröning’in her bir kişinin içsel dönüşümünü ne denli önemsediğini, (şifalanmış, Bruno Gröning’in bir süre yardımcısı, gazeteci ve yazar olan) Kurt Trampler’in Büyük Dönüş (Die große Umkehr) adlı kitabından alınan aşağıdaki bölüm belirtmektedir: „Özel sohbetler sırasında da, Tanrı’ya karşı ‘saf ilahi güç aracılığıyla şifayı’ sadece en azından ilahi kanuna göre yaşamaya yönelik iyi niyete sahip olan dertlilerde gerçekleştirme ve kötülükten vazgeçmeye hazır olmayanları şifadan hariç tutma sorumluluğunun olduğuna dair kararlı ifadesini sık sık işittim. „Ben“, derdi, „bir kitlesel şifayı şöyle diyerek de gerçekleştirebilirim: Bir şehrin veya bir ülkenin tüm hastaları şifalanacak! Ama öyle yapsam kazanılandan çok kaybedilen şeyler olmaz mıydı? Hstaların arasında kötü olanlar dönüş için hazır olur muydu? Yeniden kazandıkları sağlığı sadece istismar etmezlermiydi? Hayır! İnsan önce kendi içinde bir dönüş gerçekleştirmeli, önce şeytani olanı kendi içinden söküp atmaya ve Tanrı’ya giden yolu bulmaya hazır olmalı. Ancak o zaman şifa almaya değerdir.“

Başlangıçta insan hasta değildi

Bruno Gröning’in aşağıdaki sözleri bu ifadeyi anlaşılır hale getiriyor ve hastalıkların oluşumunu açıklıyor:

„Nasıl oldu da insan hastalandı? Başlangıçta insan hasta değildi. İnsanlar kötüleştiler, nesilden nesile gitgide daha kötü hale geldiler. Kötülük o kadar yayıldı ki yakında yaşamak bile mümkün olmayacaktı. Ailelerde bile kavga ve dövüş var, halklar arasında barıştan çok savaş hakim! Endişeler insanlığı ruhsal acıya boğdu ve o kadar derin kökler saldılar ki insanların hastalanması kaçınılmaz oldu. Biri diğerini ruhsal olarak rahatsız ediyor. İnsanlar yanlış eğitilmiş, doğal olandan uzaklaşmışlar, birçoğu Tanrı’ya olan inancını yitirmiştir. Ama ilahi yolu kaybeden, sağlığını da kaybeder.“

İnsan Bruno Gröning aracılığıyla sağlığını yeniden elde etmek isterse, „kötülüğü“ bırakmaya hazır olmak zorundadır. Kötülüğe, hastalığa sırt çevirmelidir, ondan kopmalıdır, „astımım, romatizmam vs.“ diye düşünmemelidir artık. Bu her zaman kolay değildir. İçsel bir dönüşüm gerektirir. İnsan düşünce tarzını temelden değiştirmeli. Alışmış olduğu gibi hastalığa değil, bilakis sağlığa inanmalıdır. İyileşemeyecek dertlerin bile iyileşebileceğine dair inancı içine almalıdır.

„Beni akıl ve mantıkla anlamak mümkün değildir“

Bruno Gröning yardım arayanlardan ne bekliyordu böyle! Her türlü mantıklı düşünce, böyle bir talebi ciddiye almaya direnmez mi? Romatizma yüzünden deforme olmuş eklemler nasıl düzelsin, felçli uzuvlar nasıl işlevini tekrar görür hale gelebilsin? Bruno Gröning, en ufak tedavi uygulamadan, hatta ona derdi anlatmadan dahi ona hastalıkları teslim etmek nasıl mümkün olabilir? Makul düşünen her insan için bu bir hakaret değil midir?

Gerçekten büyük bir dönüştür Bruno Gröning’in insanlardan beklediği, çünkü bu her türlü bilimsel, mantık odaklı düşünce tarzını bertaraf etmek ve daha yüce olan bir şeye olan inancı benimsemek anlamına gelmektedir. Onun öğretisi, günümüzde geçerli olan materyalist bir zamani akımın ürünü olan mantıklı düşünce tarzından tamamen farklı temellere dayanmaktadır. Bu yüzden kendisi sık sık şöyle derdi: „Beni akıl ve mantık ile anlamak kesinlikle mümkün değildir.“

Hastalıkların nedeni

İlahi güç kaynağı ile bağlantı olmayınca

Bruno Gröning spricht zu Kranken

Bir hastalık tesadüf değildir

Günümüzde birçok insan, bir hastalığın tesadüfen ortaya çıkan, insanda aniden beliren bir şey olduğuna inanır. Oysa Bruno Gröning şöyle demiştir: „İnsan, bilerek ya da bilmeyerek Tanrı’dan ne kadar uzaklaştıysa vücudunda o denli az hayat kalmıştı, hatta o kadar az hayat kalmıştı ki organları onun istediği gibi tepki vermemişti. Hayatını tam bir güçle yaşayamaz olmuştu. O, burada güç kaynağını yitirmiştir. Sonunda büyük, ilahi güç kaynağıyla olan bağlantıyı kaybetmiştir. Tanrı’nın gücünü içine alamaz olmuştur. Ve böylece o ve vücudu bir harabe haline gelmiştir.“

Tanrı ile insanların arasında derin bir uçurum oluşmuştur

Bruno Gröning, insanın tekrar sağlığına nasıl kavuşabileceğini şu şekilde anlatıyor: „Tanrı insanı güzel, iyi ve sağlıklı yaratmıştır. Onun işte öyle olmasını istiyor. Başlangıçta insanlar Tanrı ile tamamiyle bağlantı halindeydi, orada sadece sevgi, ahenk ve sağlık vardı, her şey bir idi. Ama ilk insan, kötü olan ve bu birliğin dışında olan o sese kulak verince ve bunu gerçekleştirince o bağlantı koptu ve o zamandan beri Tanrı burada, insan ise oradadır. Tanrı ile insanlar arasında derin bir uçurum açılmıştır. Artık bir bağlantı yoktur. İnsan – tek başına kaldığında - istediği kadar inançlı olsun ve dua etsin, hayat yolunda kötülük tarafından saldırıya uğrar ve derinlere çekilir. Siz hayat yolunuzda işte oraya, aşağıya ulaştınız. Uğursuzluk, acılar, iyileşemeyecek dertler deneyimliyorsunuz. Ben size şunu söylüyorum: Daha aşağıya doğru inmeyin, bilakis ben size büyük dönüş yapmanız için çağrıda bulunuyorum! Yukarıya çıkınız ve ben size uçurumun üzerinden bir köprü kurayım! Çililei yolu terkedin, ilahi yola girin! O yolda uğursuzluk, acılar, iyileşemeyecek diye bir şey yoktur – orada her şey iyidir. Bu yol Tanrı’ya geri götürür!“

Bruno Gröning’in Öğretisi

Ruhsal Yoldan Yardım ve Şifa

Bruno Gröning in einer GemeinschaftsstundeBruno Gröning’in öğretisi ruhsal güçlerin etkisinden yola çıkar. Bu güçlerin etkisi, çoğu insanın tahmin ettiğinden daha büyüktür.

İnsan „batarya“ gibidir – görevlerini yerine getirmesi için sürekli yeni yaşam enerjisi almalıdır

Bruno Gröning insanı bir bataryaya benzetir. Günlük hayatta herkes güç harcar. Ancak ihtiyaç duyulan yeni yaşam enerjisi çoğu zaman yeterli miktarda alınamamaktadır. Boş bir batarya işlevini nasıl göremiyorsa, gücünü kaybetmiş bir beden de görevlerini yerine getiremez. Bunun sonucunda halsizlik, sinirlilik, yaşamla ilgili korkular ve nihayet hastalıklar meydana gelir.

Bruno Gröning, kişinin nasıl yeni enerjiler elde edebileceğini açıklar. Sağlıklı olma isteği kadar iyiliğe olan inanç da bir önkoşuldur. İnsan, her yerde şifa dalgalarıyla çevrilidir, onları sadece teslim alması gerekir. Bruno Gröning’e göre iyileşemeyecek bir hastalık yoktur, doktorlarca onaylanmış olan şifa raporları da bunu destekler. Bu şifalar sadece ruhsal yoldan gerçekleşir ve bu nedenle Bruno Gröning’in fiziksel bedeniyle bağlantılı değildirler.

İnsan Heilstrom’u en iyi şekilde nasıl alabilir

Yardım arayan kişi, Heilstrom‘u almak için elleri yukarıya doğru açık bir şekilde oturur. Kollar ve bacaklar Helistrom‘un akışını kesmemek için çapraz olmamalıdır. Hastalık ve endişe ile ilgili düşünceler engelleyici etki eder, güzel şeyleri düşünmek ise faydalı olur.

Heilstrom bedeninizde akarken hastalığın etkili olduğu organlara rastlar ve orada temizleyici etkisini göstermeye başlar. Bununla birlikte vücudun temizlenmeye başladığına dair belirti olan ağrılar ortaya çıkabilir. Hastalık, özelliği itibariyle Tanrı’nın istediği bir şey olmadığı için adım adım ortadan kaldırılacaktır. Bazı durumlarda bu bir anda da gerçekleşebilir. Bunun için bir insan, düşüncelerinde artık hastalıkla meşgul olmamalı, bilakis Tanrı katında „iyileşemez“ diye bir şeyin olmadığına inanmalıdır.

Bundan böyle de sağlıklı kalmak için Bruno Gröning Arkadaşları her gün Heilstrom‘u teslim almak için Einstellen yapmaktadır. Sağlıklı bir beden, insanın kendisiyle, diğer insanlarla ve doğayla barışık bir hayat yaşayabilmesi için bir temel oluşturur.

Bruno Gröning insanlığa bir öğreti verir

Bruno Gröning‘in öğretisinin hedefi, herkesi fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklardan özgürleşmiş, yaşamdan keyif alan bir insan haline getirmektir.

Bruno Gröning, bu konuda şöyle konuşmuştur: „Benim öğretim, hayata dair bilgeliğin belirgin bir ifadesidir, pek çok arkadaşım onu uyguluyor ve başarılı olmuştur. Bu öğretiyi benimseyerek kendilerinde, çoğu kez sağlık açısından başarıya götüren bütünsel bir değişim meydana gelmiştir.“

Bruno Gröning’in tüm çabaları tek bir amaca yönelikti: Sıkıntıda olanlara yardım etmek. Onlara, entellektüel düşüncelere dayalı olmayan, bilakis ruhsal kanunları sezgisel olarak algılamasından kaynaklanan öğretisini sundu. Onunla yakından ilgilenen herkes, umulmadık bir karmaşıklık keşfedecektir ve onun, şifadan çok öteye gittiğini, insanın sadece bedensel olarak değil, ruhsal olarak da şifalandığını idrak edecektir. O, insanları iyiye inanmaya ve iyiliği uygulamaya çağırmıştır.

Dokumentarfilm

Bruno Gröning-Arkadaş Çevresi’nin belgesel filmleri
Bütün dünyada birçok şehirde sinemada gösterim tarihleri

Grete Häusler Yayınevi

Grete Häusler Yayınevi: Çok çeşitli kitaplar, CD’ler, DVD’ler ve takvimler

fwd

Bilim insanları söz alıyor: Bruno Gröning’in öğretisinin ilginç yönleri