Gröning Birliği

Dernek aracılığıyla serbestçe çalışabilme umudu

Bruno Gröning haelt eine Gemeinschaftsstunde abBruno Gröning, sağlık yasağına rağmen mümkün olduğunca çok insana ulaşabilmek için daha ellili yılların başında birlikler kurdu. Orada sadece konuşmalar yaptı ve tüm çabalarını, yardım arayanlara bilgisini aktarmaya odakladı.

Yasal koruma ve seçkin bir yönetim kurulu

22 Kasım 1953 günü Murnau / Seehausen’de çatı organizasyonu olarak Gröning Birliği nin kurulmasını sağladı. Birlik, dernekler kütüğüne kaydedilecekti ve Bruno Gröning‘e çalışmaları için yasal koruma sunacaktı. Böylece Alternatif Tıp Yasası ile bir çatışmanın tekrar ortaya çıkması kesin olarak önlenecekti.

Gröning Birliği’nin yönetim kuruluna, başka kişilerin yanı sıra Kont Zeppelin, Kont Matuschka, Anny Barones Ebner von Eschenbach, yüksek inşaat konsey üyesi yüksek mühendis Hermann Riedinger ve müdür Konstantin Weisser dahildi; başlangıçta kuruculardan biri olan Rudolf Bachmann da vardı, ancak Birlik kendisiyle çok kısa bir süre sonra yolları ayırdı. Bruno Gröning, yaşam boyu başkan oldu.

Sekreterin kâr amacını güden tutumu hastaların iyiliğinin önüne geçti

Derneğin sekreterlik görevini Heidelbergli gazeteci ve editör Egon Arthur Schmidt üstlendi. Daha Herford’dayken "mucize doktor"un yakın bir yardımcısıydı ve Bruno Gröning Arkadaşları Halkası derneğini kurmuştu. Ancak bu dernek, Bruno Gröning‘in dilediği gibi işlemedi ve kısa bir süre sonra feshedildi. Gröning, o dönemde Schmidt ile bağış paralarını zimmetine geçirdiği için yollarını ayırmıştı.

1952 yılında Schmidt tekrar Gröning’e döndü ve hatalarını kabul ettiğini açıkladı. Eserin yapılandırılmasında yardım etmesine müsaade edilmesini rica etti ve Bruno Gröning, onu tekrar yardımcı olarak kabul etti. Böylece Schmidt’e, gerçekten hastaların iyiliğini mi yoksa kendi maddi çıkarlarını mı önemsediğini ortaya koyması için tekrar bir fırsat tanındı.

1955 yılında Bruno Gröning, tutumunu değiştirmediği için kesin olarak Schmidt ile yollarını ayırdı. Yine daha önce de yaptığı gibi Gröning'in yeteneklerinden çıkar sağlamaya çalıştı. Yolunun ayrılmasından sonra Schmidt, Gröning’e karşı birkaç tane dava açtı. Gönüllü çalışması için sonradan mahkeme yoluyla para elde etmek istedi.

Kim kimin için ne amaçla burada – birlik, Gröning'in çalışmaları için mi burada yoksa Gröning’in çalışmaları birlik için mi?

Birliğin genel müdürlüğü görevini Konstantin Weisser ve Hermann Riedinger üstlendi. Bu durum bir taraftan umut vericiydi, çünkü onlar deneyimliydi ve eğitimleri Bruno Gröning’in eserine fayda sağlayabilirdi. Fakat, kendi eğitim seviyelerine uymadığı için basit bir işçinin iradesine karşı kibirlilikle hareket etmeleri tehlikesini de içeriyordu.

Zamanla olaylar gerçekten bu yönde gelişti ve iki adam için kendilerine Bruno Gröning tarafından bir şey dedirtmek giderek daha zor hale geldi. Birliğin sadece Gröning’in adını taşımakla kalmadığını, aynı zamanda onun sayesinde varolduğunu tamamen unutmuş görünüyorlardı. Onlar için, Gröning Birliği giderek kendi amaçlarına hizmet eden bir şey haline geldi. Asıl amacın sıkıntı çeken insanlara yardım etmek olduğunu tamamen unuttular. iyileşmelerin birlik sayesinde değil de Gröning sayesinde gerçekleştiğini sanki kabullenmek istemiyorlardı.

Sonuçta Gröning Birliği, gitgide olması gerekenin tersi yönünde gelişti. Adını taşıdığı adam için birlik, ona serbestlik kılacağı yerde gittikçe daha fazla kısıtlayan bir hapishane haline geldi.

İyileştirme yasağına ilişkin ilk mahkeme davası (1951- 1952)

Gröning'in çalışmaları tıbbi anlamda bir iyileştirme çalışması mıdır?

Bruno Gröning angeklagt

Yetkisiz tıbbi uygulama nedeniyle bir davanın açılması

1951-52 yılında Bruno Gröning, Münih’te izinsiz tıbbi çalışma yapmaktan ilk kez mahkeme önüne çıktı. Bavyera İçişleri Bakanlığı, onun faaliyetlerini 1949’da „gönüllü sevgi çalışması“ olarak görmüş olsa da, şimdi tıbbi anlamda sağlık uygulaması olarak değerlendiriyordu.

İddianame, o zamana kadar geçerli olan tedavi özgürlüğünün yerine geçerek tıbbın o dönemde nasyonalsosyalist doktorların ellerine teslim edilmesini öngören, 1939’da yürürlüğe giren Alternatif Tıp Yasası‘na dayanıyordu.

Alternatif Tıp Yasası‘nın ihlaline ilişkin evet ve hayır diyenler

Bruno Gröning birinci ve ikinci duruşmalarda beraat etti. Münih Eyalet Mahkemesi’nin başkanı 1952 yılının mart ayında açıklanan kararda şöyle dedi:

„Mahkeme, tek taraflı bilirkişi raporlarına dayanarak sanığı mahkum etmeyi uygun bulmamaktadır. Gröning’in faaliyetlerinin Alternatif Tıp Yasası kapsamına düşüp düşmediği konusu şüpheli olmaktan da ötedir, çünkü günümüzde çok yetersiz araştırılmış olan bir alana aittir.“

Temyiz duruşmasında beraat ettirme kararı onaylandı, ancak Gröning'in faaliyetleri Alternatif Tıp Yasası bağlamında net bir şekilde sağlık çalışması olarak tanımlandı:

„Böylece sanık, izni olmadan ve doktor olmadan, Alternatif Tıp Yasası altında tıp olarak nitelendirilen, insanlarda hastalıkların, rahatsızlıkların veya vücuttaki hasarların tesbit edilmesine, iyileşmesine veya hafifletilmesine yönelik bir çalışma yapmıştır. [...]“

Suç kabul edilmeyen yanılgı iyileştirme yasağı anlamına geliyor

Kararda şöyle devam ediliyor: „Sanığın hüküm giymesi sözkonusu değildir, çünkü kendisi tıbbi uygulama yapma durumunun objektif özellikleri açısından suç kabul edilmeyen bir yanılgı içinde bulunuyordu ve böylece kasıtlı hareket etmemiştir.“

Bruno Gröning’in içinde bulunduğu düşünülen ve suç kabul edilmeyen yanılgı, mahkeme kararıyla açığa kavuşturulduğu için, beraat etmesine rağmen bu, hakim tarafından konulmuş bir iyileşme yasağıyla eş anlama geliyordu. Bundan böyle Bruno Gröning, çalışmalarının Alternatif Tıp Yasası bağlamında tıbbi bir uygulama olarak görüldüğünü ve böylece yasak olduğunu bilmek durumundaydı. Hareket tarzının tıbbi anlamda her hangi bir sağlık uygulaması ile ilgili olmadığını gösteren çalışmalarının gerçek mahiyeti anlaşılmamıştır.

Dolandırıcılar tolere edildi

Bruno Gröning herkese değişme şansı tanıyor

Bruno Gröning inmitten von Menschen

Zorla talep edilen ödemeler – yardımcılar gerçek yüzlerini gösteriyor

Kendisini destekleyeceklerini bahane ederek sürekli Bruno Gröning’e yaklaşan insanlar oldu. Ancak birçoğu, onun yetenekleriyle sadece ticaret yapmak istiyordu. O, adeta bu tür insanları kendine çekiyordu. Hedeflerine ulaşamadıklarında veya Gröning onlardan ayrıldığında, uzun süren davalar yoluyla kendisinden zorla para koparmaya çalışıyorlardı.

Örneğin, eşiyle birlikte 1949 yılının mart ayında, oğullarının iyileşmesinden dolayı duyduğu minnettarlık nedeniyle Bruno Gröning’i, Herford’daki evlerinde misafir eden Bayan Hülsmann. Bruno Gröning’den bir şey kazanamayacağı belli olunca, ona karşı çalışma mahkemesinde dava açtı. Bir zamanlar kendisine gönüllü olarak verdiği zamanı çalışma saati olarak hesaplattı ve sonradan maaş talep etti. Bruno Gröning, kendisine ömrünün sonuna kadar aylık bir ücret ödemek zorunda kaldı. Bu, tek örnek değildi. Eski yardımcılarının birçoğu bu veya benzeri şekilde gerçek yüzlerini gösterdi.

„İnsanoğlunun kim olduğunu göstermek için bu insanların da olması gerekiyordu“

Ama Bruno Gröning, bu sözde yardımcıların kendisine niçin bu kadar yaklaşmalarına müsaade etti? Neden bu tür „vurguncuları“ kendinden uzak tutmadı? 31 Ağustos 1950 tarihinde yaptığı bir konuşmada bu soruyla ilgili şunları söyledi: „İnsanların şimdiye dek denemekten hiç vazgeçmedikleri şey, bu ufacık adam ve onun bilgisi ve yeteneği sayesinde para kazanmak olmuştur. Onlar, bir altın madeni bulduklarına inandılar. Para kazanmak için kısmen fırsatları oldu, fakat Tanrı‘ya şükürler olsun bundan bir fayda göremediler. İnsanoğlunun gerçekten kim olduğunu, hiç bir şeyden çekinmediğini ve hasta birine yardım edilip edilmediğini hiç sormadığını dahi ortaya çıkarmak için bu tür insanların da olması gerekiyordu. Öyle insanlar vardır ki hiç bir şeyden çekinmezler, orada bir hastanın yattığına hiç aldırış etmezler. Bu insanlar bunları hiç sormadılar, benim yakınımda olmak için denemedikleri hiç bir şey bırakmadılar. Biliyorum, orada burada şu soru gündeme getiriliyor: ‚Eh, bu adam bu kadar şeyi biliyorsa bunları neden bilemedi, belki de hiç bir şey bilmiyordur.‘ Benim bir şey bilip bilmediğimi ve bir şeyleri ne denli bildiğimi sırası geldikçe öğreneceksiniz. Ancak bunların olması gerekiyordu. Bu yapılandırma için, yolu hepinize açmak için bu malzeme eksik kalmıştı.“

„... o zaman herkes onların kim olduklarını bilir“

Grete Häusler (1922-2007), sağlığına kavuşmuştu, Bruno Gröning'in uzun yıllar boyunca yardımcısıydı ve „Bruno Gröning Arkadaş Çevresi“’nin kurucusudur. Hier ist die Wahrheit an und um Bruno Gröning (İşte Bruno Gröning Hakkındaki Gerçek) adlı kitabında şu olayı anlatır: „Bir keresinde yanından ayrılırken Bay Gröning’e esenlikler dilerken ‚Bay Gröning, size çalışmalarınız için huzur dilerim ve artık sahte yardımcılardan rahatsız edilmemenizi temenni ederim‘ dediğimde benim hayretler içinde kalmama neden olacak şu cevabı verdi: ‚Tamamen yanlış, bunun böyle olması gerekiyor!‘ O anda dediğini anlamadım, ama o bana, neden bütün bunları yapmak ve katlanmak zorunda olduğunu anlattı. Böylece, bana büyük bir sırrı da açıklamış oldu: ‚Bir insanın içinde ne taşıdığını biliyorum. Ancak insanlara ‚O bir yalancıdır, o bir dolandırıcıdır, bir hırsızdır‘ desem, kimse bana inanmaz. Ne yapmam gerekir? O insanları yanıma çekmem, onlara iyiyi öğretmem, o yoldan dönmeleri için harekete geçirmem ve ondan sonra onlara yalan söylemek, dolandırıcılık ve hırsızlık yapmak için bir fırsat tanımam gerekir. O an yine de aynı şeyleri yaparlarsa o zaman herkes ne olduklarını bilir. O zaman onların bana iyice yaklaşmalarına müsaade ederim ve korkmam, o zaman mücadele ederim.‘“

Yeni yollar ve çıkmaz sokaklar

Gröning’in çevresindeki vurguncular

Bruno Gröning und Otto Meckelburg

Ayrıcalıklı hak talepleri olan, kendi kendini tayin etmiş bir Gröning menejeri

Eşinin iyileşmesinden dolayı duyduğu minnetle Wangeroogeli iş adamı Otto Meckelburg, Bruno Gröning’i desteklemek istiyordu ve kendisine sağlık merkezlerinin kurulması için somut planlar sundu. Bruno Gröning kabul etti ve Meckelburg onun „menajeri" oldu.

Aralığın sonunda ikisi de Wangerooge’ye gitti. Burada Gröning, Meckelburg tarafından düzenlenen etkinliklerde konuştu ve sayısız iyileşmelere yol açtı. Bu adama tamamen güvendi. 8 Ocak 1950’de Wangerooge’de yapılan belgelenmiş bir açıklamada çalışmalarının geleceğini tamamiyle Meckelburg’un ellerine teslim etti:

Bay Gröning, Bay Meckelburg‘un bu planını onayladığını beyan eder ve bu hedefe ulaşılması için kendisini tamamen adayacağını kabul eder, Bay Meckelburg’a planlanan dernek kuruluşunda ve daha sonraki çalışmalarında derneğe her türlü gerekli desteği sağlayacağını ve yukarıda belirtilen hedeflere yararlı olacak her konuda var gücüyle çalışacağını kabul eder. Bay Gröning, bu yükümlülüğü hem Bay Meckelburg’un şahsına karşı hem de yukarıdaki hedeflere sahip olan ve kurulma aşamasında bulunan derneğe karşı kabul eder. Ayrıca Bay Gröning, bu desteği başka bir kişiye veya başka kişilere sağlamama yükümlülüğünü de kabul eder. Çalışmalarını sadece bu derneğin çerçevesinde ve sadece Bay Meckelburg’un onayıyla yürütecektir.

Bay Gröning, Bay Meckelburg‘un bu planını onayladığını beyan eder ve bu hedefe ulaşılması için kendisini tamamen adayacağını kabul eder, Bay Meckelburg’a planlanan dernek kuruluşunda ve daha sonraki çalışmalarında derneğe her türlü gerekli desteği sağlayacağını ve yukarıda belirtilen hedeflere yararlı olacak her konuda var gücüyle çalışacağını kabul eder. Bay Gröning, bu yükümlülüğü hem Bay Meckelburg’un şahsına karşı hem de yukarıdaki hedeflere sahip olan ve kurulma aşamasında bulunan derneğe karşı kabul eder. Ayrıca Bay Gröning, bu desteği başka bir kişiye veya başka kişilere sağlamama yükümlülüğünü de kabul eder. Çalışmalarını sadece bu derneğin çerçevesinde ve sadece Bay Meckelburg’un onayıyla yürütecektir. Gröning'in İyileştirme Yöntemlerini Araştırma Derneği'ni kurdu. Kendisi genelmüdür oldu ve 1000,- DM miktarında bir maaş aldı. Bruno Gröning’e para verilmedi. Meckelburg’un, sözlerini yerine getirmediği ortaya çıktı. O, Gröning’i sadece bir para kaynağı olarak gördü ve onu alaycı bir şekilde „ahırdaki en iyi atı“ olarak adlandırdı. Hastalar, umrunda bile değildi. Gröning’i kontratla kendine bağlamıştı ve „mucize iyileştirici“ Meckelburg’un taleplerini yerine getirmek zorundaydı.

Gröning, 1950 yılının Haziran ayında Meckelburg’dan ayrılmayı başardı, bunun üzerine o, kendisinden intikam alacağına şu sözlerle yemin etti: „Gröning’i ezmesini bilirim ben, onun tüm kemiklerini kırarım.“

Konuşma yapmasını teklif eden bir doğal sağlık danışmanı

Akabinde Gröning, birkaç ay Münih’te doğal sağlık danışmanı olan Eugen Enderlin ile birlikte çalıştı. Kendisi Traberhof’ta bir sağlığına kavuşmuştu ve Gröning’e, muayenehanesinde konuşma yapmasını teklif etti. Ancak Enderlin’in de vurguncu olduğu ortaya çıktı. Amacı yardım etmek değildi, bilakis "Gröning Fenomeni"’nden maddi çıkar sağlamak istiyordu. Yıl sonuna doğru Gröning, ondan ayrıldı ve 1952/53 yılında tekrar gerçekleşen bir işbirliği de aynı sebeplerden dolayı başarısız oldu.

Sağlık kariyerini ön planda tutan bir insan

Bunu takip eden dönemde Gröning, Gräfelfing’deki Weikersheim yabancılar yurdunda konuşmalar yaptı. Gazeteci Kurt Trampler, onu yanına aldı ve toplantılar düzenledi. Gröning’i 1949 yılının sonbaharından beri tanıyordu. Traberhof’a, Münih’te bulunan bir gazetenin muhabiri olarak gelmişti ve beklenmedik bir şekilde bacağındaki rahatsızlığından iyileşmişti. Müteşekkirliğinden dolayı Die große Umkehr (Büyük Dönüşüm) başlıklı kitabı yazdı ve resmi makamlarda Gröning için uğraştı. Enderlin’de olduğu gibi Gräfelfing’deki toplantılar da rağbet görüyordu. İnanılmaz iyileşmeler gerçekleşti. Ancak Trampler ile olan bağlantı da koptu. Bir gün, Gröning’den yeterince şey öğrendiği kanısına vardı, kendisinden ayrıldı ve iyileştirici olarak kendi işyerini kurdu.

Traberhof - Rosenheim’da izdiham

Eylül 1949’da her gün 30.000 kadar yardım arayan insan Gröning’in önünde toplanıyor

Bruno Gröning am TraberhofHeidelberg Araştırmaları sonuçlandıktan sonra Bruno Gröning, Ağustos 1949’da Güney Almanya'ya gitti. Etrafını saran kargaşadan uzaklaşmak istedi ve Münih’e yakın Rosenheim civarında özel bir malikaneye çekildi. Başta, bulunduğu yeri gizleme çabası başarılı oldu. Ancak gazeteler onun Bavyera’ya gelişiyle ilgili haberler çıkarmaya başlayınca, gerçek bir izdiham yaşandı.

Günde 30.000 kadar kişi Rosenheim‘daki Traberhof‘a akın ediyordu. Basın, radyo ve haftaya bakış filmlerinde haberler çıkmaya başladı. „Gröning” başlığı altında, etrafında gerçekleşen olayları belgeleyen bir sinema filmi dahi çevrildi.

İncil’de anlatılanlara benzeyen sahneler

Eylül ayının ikinci haftasında, Zeitungsblitz gazetesi özel bir sayıda şu haberi yayınladı: „Bu arada, saatlerdir kavurucu sıcakta Gröning’in balkona çıkıp kalabalığa sesleneceği ve iyileştirme gücünü yayacağı o büyük anı bekleyen 10.000’den fazla insan toplanmıştı. İnsanlar, onun ‘iyileştirme ışınları’ndan tam anlamıyla yararlanabilmek için yanyana sıkışmış bir şekilde duruyordu. Fazla zaman geçmeden tekerlekli iskemlelerinde ve sandalyelerinde oturan en ağır hastalarda veya kenarda tek başlarına ayakta duranlarda etkiler görünmeye başlamıştı. Yarıyarıya kör olan insanlar yeniden görmeye başladı, yürüyemeyen insanlar yeniden ayağa kalktı, felçli insanlar felçli uzuvlarını yine hareket ettirmeye başladı. Yüzlerce kişi, vücutlarının hastalıktan etkilenen bölgelerinde ağrıların arttığını, çekilme hissi, iğnelenme ve karıncalanma olduğunu, tarif edilemeyen bir ‚hafiflik‘ duygusu hissettiklerini veya baş ağrılarının aniden kaybolduğunu anlattı.”

İncil’de anlatılanlara benzeyen sahneler sadece "Traberhof"’ta yaşanmadı. Gröning nerede görünürse görünsün, sayısızca hasta insan derhal etrafını sarıyordu. Anita Höhne, Günümüzde Ruhsal İyileştiriciler adlı kitabında Gröning’in çevresinde olan bitenleri şöyle anlattı:: „Gröning, geleceğini ilan eder etmez, hac yolculukları başlardı. Gazeteci Rudolf Spitz’in, Eylül 1949’da Gröning’in Münih’i ziyaret ettiği sırada gözlemlediği sahneler tipikti:

‚Saat 19.00’da binlerce insan Sonnenstraße’de ayakta bekliyordu. Saat 22.30’da hâlâ oradalardı. Beş yıllık savaş boyunca bir hayli şey yaşamıştım, fakat Bruno Gröning’in karşısına oturup sefaletin ve acıların dehşetli geçidini yaşadığım o dört saat boyunca sarsıldığım kadar asla sarsılmamıştım. Sara hastaları, körler, koltuk değnekleriyle felçliler aceleyle ona doğru akın ediyordu. Anneler sakat çocuklarını ona doğru tutuyordu. Bayılanlar oluyordu, çığlık sesleri, yalvarırcasına imdat çağrıları, ricalar, dilekler ve iç geçirmeler yükseliyordu.'“

Hükümet yetkilileri iyi niyet beyan ediyor

Anita Höhne, gazeteci Rudolf Spitz’den alıntılamaya devam ediyor: „Yine Bruno Gröning’in o dönemde yaşadığı Rosenheim yakınlarındaki Traberhof’ta başka bir Münihli gazeteci olan Dr. Kurt Trampler de sedyeler üzerinde hastaları, felçlileri, büyük bir insan kitlesini gözlemlemiştir. Trampler oraya Münchner Allgemeine adındaki haftalık gazetesinin muhabiri olarak gelmişti - sadece kendi gördüğünü ve duyduğunu kaydeden serinkanlı bir gazeteciydi: ‚Şimdi balkondan Gröning’e ait olmayan bir ses duyuyoruz ve aceleyle pencereye gidiyoruz. Münih Emniyet Müdürü Pitzer, kalabalığa sesleniyor. Kendisine yıllardır eziyet veren siyatik rahatsızlığının Gröning’in huzurunda hafiflediğini anlatıyor. Pitzer kesinlikle aşırı duyarlı, hayalperest bir adam değildir, ancak kendinde gözlemlediği şeylere tanıklık edebiliyor. Şimdi kamuoyu önünde Gröning’e inandığını itiraf ediyor ve peşinden Hıristiyan Sosyal Birlik partisi milletvekili Hagen de aynı açıklamayı yapıyor.'“

Bavyera’nın resmi makamları da Bruno Gröning’e iyi niyetle yaklaşıyordu. Münchner Merkur adlı günlük gazete, 7 Eylül 1949 tarihinde „Gröning’e karşı İyi Niyet“ başlığıyla şu haberi yayınlıyor: „Başbakan Dr. Ehard pazartesi günü bir basın toplantısında, Bruno Gröning gibi ‚olağanüstü bir olgu’nun bazı yasal düzenlemeler nedeniyle engellenmemesi gerektiğini açıkladı. Kendi görüşüne göre Gröning’e Bavyera’da çalışma izni verilmesinin önünde ciddi engeller bulunmamaktadır.

Bavyera‘nın İçişlerinden Sorumlu Devlet Bakanlığı, redaksiyonun yeni haber bültenin yayınlanmasından önceki son toplantısı sırasında şu açıklamayı yapıyor: Gröning’in şifa çalışmaların ilk incelenmesi sonucunda, onların gönüllü bir sevgi çalışması olarak görülebileceği ve bu çerçevede Alternatif Tıp Yasası’na göre bir iznin gerekli olmadığı tespit edilmiştir.“

İtibarına zarar verilmesinden sonra şifaların tıbbi açıdan belgelenmesi

Traberhof’ta Gröning’in etrafı ana baba günüydü. Yeteneklerinden maddi çıkar sağlamak isteyen çok sayıda vurguncu da biraraya gelmişti. Onun itibarına ve saygınlığına zarar verdiler ve resmi makamların araya mesafe koymasına yolaçtılar. Koşullar dayanılmaz olunca Gröning, Bavyera’nın dağlarına çekildi. Sağlık merkezleri kurmaya yönelik bazı teklefileri incelemek istiyordu. Amacı, yardım arayanların bir düzen içinde sağlıklarına kavuşabileceği tesisler kurmaktı. Doktorlar, Heidelberg örneğinde olduğu gibi öncesinde ve sonrasında muayeneler yapacaktı ve gerçekleşen şifaları belgeleyeceklerdi.

„Gröning Fenomeni“ ve Bilim

Heidelberg’de yapılan tıbbi araştırma kapsamında yazılı uzman raporu sözü verilir

BrunoHerford’daki dönemde, Revue dergisinin çalışanlarından tıp uzmanı olanlar, Gröning’in iyileştirme başarılarını araştırmaya başladılar. Marburglu bir psikolog ve tıp doktoru olan Prof. Dr. H. G. Fischer, özel muhabir kadrosuyla Herford’a gitti. Orada şifalanmış kişilerle görüşmeler yaptı ve şaşkınlık içinde Gröning‘in „yöntemi“nin gerçekten başarılı olduğunu tespit etmek durumunda kaldı. Bunun üzerine Revue, „Gröning Fenomeni“ nin bilimsel olarak açıklanmasına katkıda bulunma kararı aldı. „Mucize Doktor“ un „şifalandırma yöntemi“ Heidelberg Üniversitesi Hastanesi‘nde araştırılacaktı.

Bruno Gröning, uygun bir gelişme neticesinde kendisine olumlu bir uzman raporu sözü verdiği için Fischer’in önerilerini kabul etti. Gröning, özgürce çalışma yapabilmek için bir yol bulmuş olduğunu ümit ediyordu.

Doktorların gözleri önünde şifalar – „Bruno Gröning şarlatan değildir“

Araştırmalar 27 Haziran’da başladı. Yeteneklerini ispatlayacağı kişiler, kendisine 80 000’den fazla rica mektupları yoluyla müracaat etmiş hastaların arasından seçildi. Ayrıca, Heidelberg‘deki Ludolf-Krehl-Kliniği’nden de birkaç hasta vardı. Hepsi itinalı bir şekilde bir ön muayeneden geçirildi ve kesin teşhisler konuldu. Akabinde „kendi yöntemini“ uygulaması için Gröning’e geldiler. O esnada daima doktorlar yanlarında bulunuyordu. Hastalıkların kısmen beklenmedik bir şekilde kaybolmasına şahit oldular. Hastanede daha sonra gerçekleştirilen muayeneler, şifalanmaları doğruladı. Bechterew Hastalığı gibi tedavisi olmayan hastalıklar bile iyileşti.

Revue dergisinde basılan bir ön raporda Prof. Dr. Fischer, altını çizerek Bruno Gröning’in şarlatan olmadığını, bilakis doğal yetenekli bir psikiyatrist olduğunu açıklar. Bu yolla, „Gröning Fenomeni“ ni kendi bakış açısından açıklamaya çalıştı, ancak hakkını veremedi.

Gröning vurgunculuğu reddeder

Nihai uzman raporunun düzenlenmesi, tüm sonuçların değerlendirilmesinden sonra öngörülmüştü. Bruno Gröning’e, gelecekteki çalışmaları için yolun kesin olarak açılacağı güvencesi verilmişti. Bu arada Prof. Dr. Fischer ve (tüm girişimi kendi himayesinde gerçekleştiren) Prof. Dr. von Weizäcker, Bruno Gröning’e şu teklifi götürdüler: Doktorlarla yan yana çalışması öngörülen sağlık merkezleri açmak istiyorlardı. Ancak yönetim ve hastaları seçme hakkı kendilerine mahsus kalacaktı.

Bruno Gröning konuya ilişkin şunu demiştir: „Bu bağlamda Sayın Profesör F. tarafından bana koşulan maddi şartlar vs. benim kabul etmemi imkansız kılan bir şekildeydi. Tabi ki bu konuda çok sayıda görüşmeler yapıldı, bu eseri finanse etmek isteyen beyefendilerle de görüşüldü. Sayın Profesör F.‘nin önerilerini kabul edemedim ve onları reddettim, çünkü 1. benim bir kuruş param yoktu, böylece ona karşı altından kalkamayacağım maddi bir yükümlülük altına girmem imkansızdı; 2. ben bu girişimi ticarete dönüştürmeyi asla düşünmemiştim. O nedenle bütün bunlar imkansız bir talep oluşturuyordu. Ayrıca, ben sadece görevimin öngördüklerini yapmak istemiştim: Yardım arayanlara yardım etmek ve bu nedenle kendimi doktorların ve psikoterapistlerin faydasına sunmak istiyordum, ama bütün bu konuyu ticarete dökmek asla niyetim değildi.“

Uzman raporunun düzenlenmemesi ve kanunla olası bir çatışma

Bruno Gröning’in olumsuz tutumu profesörlerin ona olan ilgilerini kaybetmelerine yol açtı. Söz verilen uzman raporu asla düzenlenmedi. Özgürce çalışabilmesine imkan tanımak yerine yoluna yeni engeller konuldu. Yapılan araştırmaların kapsamında onun „şifa yöntemi“ ne bağlı olarak „tedavi“, „hasta“ vs. gibi kelimeler kullanıldı ve tıbbi bir çalışma olarak değerlendirildi. Dolayısıyla Alternatif Tıp Yasası ile ilgili çatışma kaçınılmaz oldu.

1949 – Kamuoyunun Gündeminde

Bruno Gröning’in Herfold’daki çalışmaları

Binlerce

Binlerce hasta ve yardım arayan, Gröning’i kuşattı

Dokuz yaşındaki Dieter Hülsmann uzun zamandır yatalak olmuştu. İlerleyen adele erimesinden rahatsızdı ve başvurulan hiç bir doktor ve profesör kendisine yardımcı olamamıştı. Bruno Gröning çocukla ilgilendikten sonra çocuk tekrar yürümeye başladı. Mühendis olan Bay Hülsmann, oğlunun ani iyileşmesi karşısında hayretler içinde kalarak misafirin biraz daha kalmasını rica etti. Hülsmann’ın deyimiyle „mucize adamın“ yardım etmesini istediği başka hastaları davet etmek istiyordu.

Bruno Gröning teklifi kabul etti ve günden güne daha fazla yardım arayan kişi geldi. Giderek daha fazla insan, Gröning’in çevresinde cereyan eden mucizevi olaylardan haberdar oluyordu. Fazla uzun zaman geçmeden ismi herkesin dilindeydi. Gazeteler "Mucize Doktor" hakkında haberler yayınladı ve İngiliz’lerin askeri bölgesinde günlük konuşmaların konusu oldu. Binlerce insan Wilhelmsplatz’a akın etti ve kalabalıklar evi kuşattı.

Münchner Merkur adlı günlük gazeteden Manfred Lütgenhorst, 24 Haziran 1949 günü başka şeylerin yanısıra şunu yazdı: „Öğleden önce saat 10.30‘da Herford’a geldiğimde, Wilhelmsplatz’daki iki katlı küçük evin önünde yaklaşık bin kişi vardı. Bu, sefaletin tarif edilemez bir tablosuydu. Tekerlekli sandalyede sayısızca felçliler, yakınları tarafından taşınan başka insanlar, körler, sağır ve dilsizler, zihinsel engelli ve felçli çocuklarıyla gelmiş olan anneler, yaşlı kadınlar ve genç erkekler ardı ardına geliyorlar ve inliyorlardı. Tamamı uzaklardan gelen neredeyse yüz otomobil, kamyon ve otobüs meydana park etmişti.“

Felç, ülser, körlük: „Bay Gröning bana baktı ve şimdi tamamen sağlıklıyım.“

Manfred Lütgenhorst şöyle devam ediyor: "'İyileşeceğinize inanıyor musunuz?‘ diye sordum hastalara. Başlarını salladılar. Birisi bana, ‚Dün burada olmalıydınız‘ dedi. ‚Bruno Gröning, Renanya’da, Viersen’deydi ve burada, meydanda, beş tane felçli ayağa kalktı ve sağlıklı olarak evine gitti. Uzaktan iyileştirme – meydan onları iyileştirdi‘ dedi. Diğer hastalar bunu doğruladı.

Ben kalabalık arasında ilerledim ve mucizevi hikayeleri stenografiyle kaydettim. Sadece bunlar bile bir kitabı doldurmaya yeterli olurdu. Bir sigara yaktığımda yanımdaki genç adam, ‚Bana bir tane satın, lütfen!‘ dedi. Üniforma giymişti ve Rusya’dan dönenlere benziyordu. Ona sigarayı verdim. Yaktı ve neşeli bir şekilde, ‚Bakın, artık yine her şeyi kendim yapabiliyorum‘ dedi. Aynı zamanda parmaklarıyla birlikte sağ kolunu ve sağ bacağını hareket ettiriyordu.Ona, ‘Siz de mi Bruno Gröning tarafından iyileştirildiniz?‘ diye sordum. ‚Evet, Rusya’da sağ tarafım felç olmuştu. Bay Gröning bana bir baktı ve şimdi yine tamamen sağlıklıyım, buna hâlâ inanamıyorum‘ dedi. Uzuvlarını neşeyle sallıyordu.

Beyaz saçlı, yaklaşık 40 yaşlarında bir kadının etrafını sarmış bir gruba doğru yol aldım. ‚Tabii ki‘, dediğini duydum kadının, ‚ben de Bay Gröning tarafından iyileştirildim. Dev mide ülserlerim vardı, gittikçe kilo kaybediyordum ve artık ağrıdan uyuyamıyordum. On iki kişilik bir grup olarak Gröning’e gittik. [...] Bana baktı ve ülserlerin adeta bir taş gibi yere düştüğünü hissettim. O zamandan beri herhangi bir ağrım yok, gitgide kilo alıyorum ve çektirdiğim rontgen filmi, ülserlerin kaybolduğunu kusursuz bir şekilde gösterdi. Tıbbi İnceleme Komisyonu’nun önüne çıktım. Çok şaşırdıklarını size söyleyebilirim!’

Kadın şöyle devam etti: ‚Ama bu daha hiç bir şey değil. Geçen hafta burada, meydanda, kör bir adam vardı. Ara vermeden bir kaç gün ve gece bekledi. Sık sık buraya geldiğim için dikkatimi çekti. Haline üzüldüm ve onu yemeğe davet ettim. ‚Hayır‘ diyerek reddetti. ‚Bay Gröning’in dışarıya çıktığı anı kaçırmamalıyım.‘ O zaman ona küçük ekmekler getirdim ve birisinin onu tren istasyonuna götürmesini sağlayacağımı söyledim. ‚Kimseye ihtiyacım yok, çünkü istasyona tek başıma yürüyebileceğim‘ dedi. Ve sonra kendi gözlerimle gördüm. Bay Gröning geldi ve genç adam, ‚Tekrar görebiliyorum!‘ diye haykırdı. Gerçekten de gözlerindeki perde kaybolmuştu. Bana elimde nasıl bir çanta taşıdığımı tarif etti. ‚Oradan bir araba gidiyor, plakası da şurada‘ dedi, ve istasyonun yolunu tek başına buldu. Etraftaki herkes sevinçten ağladı.“

Resmi Makamlar ve Tabipler Birliği tarafından konulan iyileştirme Yasağı

Uzun zaman geçmeden resmî makamlar – hepsinden önce de sağlık dairesi – konuyu incelediler. Bir soruşturma kurulu oluşturuldu ve Bruno Gröning’e iyileştirme yasağı konuldu. Birkaç tane nüfuzlu hekim kendilerini onun düşmanı ilan etmişlerdi. Çalışmalarını önlemek için ellerinden geleni yaptılar ve iyileştirme yeteneğinin bilimsel olarak denetlenmesini talep ettiler. Yasağın ardında yatan zihniyet ise olaya etkin bir şekilde dahil olan hekimlerin şu beyanlarından anlaşılıyor: "Gröning istediğini kanıtlasın, ona yine de iyileştirme müsaadesi verilmeyecektir." „Gröning ile işbirliği yapmak, doktorların mesleki onuruna aykırıdır." Haziran ayı sonunda Herford’u kesin olarak terk etmek zorunda kaldı. İyileştirme izni almak için harcanan tüm çabalar başarısız olmuştu.

Dokumentarfilm

Bruno Gröning-Arkadaş Çevresi’nin belgesel filmleri
Bütün dünyada birçok şehirde sinemada gösterim tarihleri

Grete Häusler Yayınevi

Grete Häusler Yayınevi: Çok çeşitli kitaplar, CD’ler, DVD’ler ve takvimler

fwd

Bilim insanları söz alıyor: Bruno Gröning’in öğretisinin ilginç yönleri